Bir aylık fark bile eğitimini etkiliyor
Mine Özdemir Günel – İlkokul 1. sınıflarda öğrenciler arasında oluşan yaş farkları eğitimi olumsuz etkiliyor. Türkiye’de eylül sonu itibariyle 69 ayını dolduran çocuklar, ilkokula başlayabiliyor. 66, 67 ve 68 aylık çocukların, velisinin yazılı talebiyle kaydı yapılırken 72 ayını dolduranların okula başlamaları zorunlu. Bu durum sınıflarda 6 aylık bir yaş farkı oluşturabiliyor. Oysa çocukların bilişsel, fiziksel ve duygusal gelişimleri aylık dönemlere göre değişiyor. O nedenle öğrenciler arasında oluşan 1 aylık yaş farkı bile birçok sorunu tetikliyor.
Yurt dışında yapılan “Genç Yaş ile Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğunun Uzun Vadeli Olumsuz Sonuçlar Üzerindeki Etkileri” başlıklı araştırma okula erken başlayanların düşük akademik performans, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon gibi zorlanmalarla karşılaştığını ortaya koyuyor. Bu sonuç da ilkokula başlayan yaşı küçük öğrencilerin yaşı büyükler tarafından eziliyor mu sorusunu akıllara getiriyor. Bu soruyu uzmanlara yönelttik.
‘Harfleri bilmesi yetmez’
Uzman Klinik Psikolog Begüm Madenoğlu Altunel, çocuğun okula başlamaya hazır olması için sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişiminin 72 ayla birlikte tamamlanması gerektiğini kaydederek, “Çocuğun sayıları biliyor, harfleri söylüyor olması bilişsel gelişimdeki göstergeler olabilir ama bu, kesin olarak okula hazır olduğunu göstermez” diyor. 66, 67 ve 68 aylıkların okula başlangıç için tüm gelişim aşamalarını henüz tamamlamamış olabileceklerini vurgulayan Altunel, “68 ile 72 ay arası bu kadar mı fark ediyor derseniz, çocuk gelişiminde bir, iki ay bile çok büyük ilerlemeleri içeriyor. Biliş, algı, dikkat, duygusal gelişim hızlı değişiyor” diyor.
Altunel, okula hazırbulunuşluğun önemini şöyle anlatıyor: “Örneğin kavram gelişimi ve sebep-sonuç ilişkisi kurma becerisinden bahsedelim. Öğretmen sınıfta çoklu bir yönerge verdiğinde; ‘Küçük kitabın üçüncü sayfasını açın ve kırmızı kalemle etkinliğe başlayın’ dediğinde bu aynı anda birkaç yönergeyi akılda tutup yerine getirmeyi içerir. Okula hazır çocuk için bu kolayken, hazır olmayan için zorlayıcı olabilir.”
‘Öğrenmede zorlanıyorlar’
Bu gibi durumlarla karşılaşmanın çocuğun özgüven eksikliği, kaygı bozukluğu ve davranış problemleri geliştirmesine sebep olabileceğini belirten Altunel, “Verdiğim örnek bilişsel becerilerle ilgiliydi. Sosyal-duygusal gelişimini tamamlamış çocuk için bu örnek; kurallara uyma, oyunda belirli bir seviyede karşılaştığı anlaşmazlıklarla baş etme becerisine sahip olmayı getirir. Aksi durumda akran zorbalığı gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Çocuğun gelişiminin bütüncül değerlendirilmesini önemsiyoruz. Böyle bir durumda ailenin uzman desteği alması önemli” diyor. Altunel, 5 yaşından önce ince motor becerilerin, somut düşüncenin tam gelişmemiş olmasının, soyut düşüncenin yetersizliği ve dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocukların öğrenme becerilerinde zorlanabileceklerinin altını çiziyor.
‘Sosyal uyumsuzluk ortaya çıkıyor’
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gülşah Batdal Karaduman da okula başlama yaşının belirlenmesinde okula hazırbulunuşluğunun önemini vurguluyor. Karaduman, ilkokula başlamanın veli isteğine bırakılmasının, hazır olmayan çocukların okula başlamasına neden olduğunu dile getiriyor. Dünyada zorunlu eğitime başlama yaşının değiştiğini, bu konuda okul öncesi eğitimin öneminin büyük olduğunu kaydeden Karaduman, “Çocuğun bilişsel açıdan gerekli olgunlukta olması; yeni fikirler üretmesi ve yeni deneyimler yaşaması açısından okula uyum sağlamasında etkili. Dil gelişiminin geride olması ise sosyal uyumsuzluk, okuma zorluğu ve çeşitli sorunlar yaşamasına neden olmakta” dyor.
Öğrencilerin 72-84 ay aralığında okula başlarlarsa daha olumlu sonuçlar alınacağını belirten Karaduman “Aynı yıl doğmuş çocuklar, birbirleri arasında daha uyumlu olurlar. Ay farkı ne kadar yakınsa psikomotor beceriler arasında fark o kadar az olur” diye konuşuyor.