Geçirdiği Cinsiyet Geçiş Operasyonundan Pişman Olan Trans Birey, Hayat Hikayesiyle Herkesi Duygulandırdı!
8 mins read

Geçirdiği Cinsiyet Geçiş Operasyonundan Pişman Olan Trans Birey, Hayat Hikayesiyle Herkesi Duygulandırdı!

Gökhan Çınar’ın moderatörlüğüyle Bana Göre TV’de yayınlanan Katarsis X-TRA programına trans birey Almina Can Rencü konuk oldu. Aile hayatı, geçirdiği cinsiyet geçiş operasyonu dönemi, çektiği aşk acısı ve hayatına dair birçok önemli konuda açıklamalarda bulunan Almina Can Rencü, söylemleriyle herkesi duygulandırdı…

Gökhan Çınar’ın sunumuyla Bana Göre TV’de yayınlanan Katarsis X-TRA’nın son bölümündeki konuğu şarkıcı trans birey Almina Can Rencü oldu.

Gülüşü, pozitifliği ve güzel diksiyonuyla dikkat çeken Almina, anlattığı hayat hikayesiyle hepimizin duygulanmasına neden oldu.

Gökhan Çınar sordu, Almina Can Rencü cevapladı… “Gelip anlatmak istedin ya, insanlar neyi duysun istedin?”

‘Toplum baskısı yüzünden yaşamadıkları bir duygunun hayaliyle geri dönüşü olmayan yollara kimsenin girmesini istemiyorum…’

“Duygusal olarak farklı bir şey hissediyorsunuz kendinizde… Cinsel olarak farklı bir şey hissediyorsunuz ama toplumun size dikte ettiği bir şey var. “Hayır, doğa böyle böyle bir şey diyor.” Ama hayır, doğa böyle bir kural koymamış. Eğer bu kuralın dışına çıktığın anda ikinci plana atılıyorsun, eziliyorsun…

‘Kendin tarafından, ailen tarafından, sokağın tarafından, devletin tarafından… Her taraftan bir eziklik yaşıyorsun özellikle bu coğrafyada. Bundan dolayı da bu sefer acaba kendimi nasıl kabullendiririm? ‘Aa evet böyle olursam kendimi daha iyi kabullendirebilirim. Sevdiğim, yaşamak istediğim adama karşı kendimi kabullendiririm… Evet ben buyum, bunu da olursam kabullendiririm.’ Bu gibi düşüncelere girip dönüşümü olmayan bir yola giriliyor. Ben ameliyat olmasaydım da, erkek gibi yaşayacak mıydım? Hayır. Benim demek istediğim bu değil, benim demek istediğim ben bedenimle de bu kadını yaşatıyordum. Ne oldu? Ben bedenimle oynadım, oynadıktan belli bir müddet sonra hissizleştim. Daha zayıf düşmeye başladım. Savaşlarımı veremez oldum ve sonradan dedim ki “Tamam Almina güzel, ben Almina’yı zaten yaşıyordum. Ben bu operasyonu 32 yaşında oldum Ama yani Almana güçsüz, Almana hissiz… Ve bunu yaşayan birçok arkadaşım da var ama dile getiremiyorlar. Bunu söyleyemiyorlar. Ben korkmuyorum, benim kaybedecek hiçbir şeyim yok. Zaten birçok şeyimi kaybetmişim.’

“Benim amacım kimseye “Aaa bu çok güzel bir şey, bunu yapın, böyle olun, kadın olun, siz böyle olunca kadın diyecekler” demek değil.”

‘Demiyorlar hocam, demiyorlar. En bebek gibisi bile olsan o toplumda seni gördükleri göz bu ‘Sen bir transsın.’ Yani sen istersen bebek gibi bir kadın da olsan eninde sonunda o mutsuzluğu yakalıyorsun ki Türkiye’de birçok örneği var.’

“Bedenim kadın gibi dursa da ben andropoza girmiş bir erkeğim” diyen Almina, “bu sadece bir cinsellik değil ki. Beden bir travma yaşadı bende. Birden bire kilolar almaya başladım, duygusal olmaya başladım Birden bire kazandığım savaşlarda kaybetmeye başladım.” diyor.

‘Aslında 65 yaşında yaşayacağım bir olayı 32 yaşında yaşadım. Hee bunun nedeni bu. Bu dünya bana yanlış geliyor ve mutlu değilim yani. Böyle bir dünyada yaşamaktan mutlu değilim, öyle bir hale geldim.’

Gökhan Çınar’ın sorusuyla doğduğu güne kadar giden Almina, 1977 yılında Adanalı anne doğulu bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Çok seven bir anne babadan dünyaya gelen Almina’nın yaşam zorluğu doğduğu günden başlıyor diyebiliriz.

Muhafazakar bir milliyetçi olan babası, 12 Eylül zamanında birçok kez olaylara karışmış. Anne ise bunu kabullenemeyip Almina’yı alarak Adana’ya kaçmış. Baba ise Adana’ya giderek Almina’yı kaçırmış ve İstanbul’a geri getirmiş. Kardeşinin dükkanında kimseye haber vermeden bir masanın altına bırakıyor fakat o sırada karıştığı bir olay yüzünden gözaltına alınıyor.

“Beni bulanların anlattığına göre nefessiz bulunmuşum o masanın altında. 15-20 gün boyunca orada kalmışım. Üstümdeki kimlikten tanımışlar beni. Beni alıp Ağrı’ya gitmişler. Üvey nenem, dedemin 4. hanımı. Bir tane kızı olmuş ama sonra ölmüş. Hiç çocuğu olmamış ondan sonra, beni görünce ‘Ben bakarım’ demiş Ünzile’m…”

‘İlkokula kadar dedem, nenem, halam ve kızlarıyla çok güzel bir hayatım oldu. Babam bir kez döndü, beni yine kaçırdı. 5 yaşındaydım. Babamdan o dönemden itibaren korkmaya başladım. Ama sonra Ağrı’ya geri döndüm. Dedemin ölümüyle ise çilem yeniden başladı.’

Annesini ilk kez 18-19 yılında tanıdığını söyleyen Almina, babasının onu küçük yaşta kaçırmasının annesi üstünde çok büyük etkiler bıraktığından bahsediyor.

Babasını kaybettiğinde çok üzüldüğünü söyleyen Almina, “Baba çok büyük bir değermiş” diyor. “Bazen babamı rüyamda görürüm hemen saklarım -göğüslerini göstererek- babam ‘Utanma, gel’ der. Rüyamda böyle görürüm. Babam ölmeden rüyamda babamdan kaçardım, o ölünce ise koşar giderim”

Babasıyla hatırladığı en güzel anı ise ‘Almanya’dan gelen yakınlarımızda bir video var. Tüm aile bir aradayız. Herkese dondurma dağıtılıyor. Babam ise beni gösterip ‘Ona da verin, ona da verin’ diye defalarca söylüyor. Beni düşünüyor yani.’ oluyor. ‘Keşke babama bunu yaşatmasaydım’ diyor.

“İçimdeki devrimi Tansu Hanım çıkarttı” diyen Almina, Tansu Çiller için şarkılar yazmış, ona da söyleme fırsatı bulmuş. Tansu Çiller ise Almina’ya el uzatmış, onu bir prodüktöre göndermiş. 5 yıllık bir sözleşme imzaladılar. “Bana kimden şarkı istediğimi sordular, ‘Şehrazat’ dedim”

‘Şehrazat Hanım bana ‘Lubunya mısın?’ dedi ben onu ‘Libyalı mısın?’ anladım ‘Hayır, Ağrılıyım’ dedim.’

Lubunya, eş cinsel argosunda ‘kadınsı tavırlı erkek’ anlamına geliyor.

Babasının ölümüyle korku duvarlarının yıkıldığını anlatan Almina, anneannesinin vefatının ardından annesini yanına aldığını söylüyor. Kendisini büyüten ve ‘Ünzilem’ diye seslendiği nenesiyle de hala görüşürmüş.

Gelelim en can alıcı yere… Konya’ya sahne almak için giden Almina, orada tanıştığı birine aşık oluyor. “Ben onu çok sevdim ama o beni hiç sevmedi. Yeri dolmadı, hiçbir zaman da dolmayacak. Onu tanıdığımda Alpi’ydim, o gittiğinde Almina oldum. Belki Alpi olsaydım onun yerini doldururdum, dolduramadım.”

Hayatının dönüm noktası ise bu kişiyle başlamış. “Dedim ki ‘Sen bir erkeği seviyorsun’. Saçlarım uzun ama kimliğim erkek. İşte o zaman karar verdim. Almanya’da kimliğine bakmıyorlar, ne hissettiğine bakıyorlar. Ameliyata gerek bile yok. Ama bu coğrafyada hissettiğin cinsiyetin kimliğini alabilmek için bıçak altına yatman gerekiyor, yattım.” diye cinsiyet geçiş operasyonu dönemini anlatıyor kendisi…

Almina Can Rencü’nün hikayesinin tamamını buradan izleyebilirsiniz 👇

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir